1. Edebin Güzelliği: İbn Abdürabbih

Tam adı Ebû Ömer Şihâbüddîn Ahmed b. Muhammed b. Abdirabbih b. Habîb el-Kurtubî (ö. 328/940)’dir. 10 Ramazan 246’da (28 Kasım 860) Kurtuba’da (Cordoba) doğdu. Şiir, edebiyat ve edebiyat tarihine meraklı idi. Bu alanlarda Endülüs’ün büyük âlimlerinden istifade etti. Daha yaşadığı asırda şiir ve edebiyat alanında şöhreti yayıldı. Felç hastalığına yakalandıktan bir süre sonra 18 Cemâziyelevvel 328’de (1 Mart 940) Kurtuba’da vefat etti. Endülüs Emevî Halifesi III. Abdurrahman’ın h. 301–320 (m. 913–932) yılları arasında yaptığı savaşları ve gösterdiği başarıları, yıl yıl anlatan 444 beyitlik bir urcûze yazdı. O dönemin tarihi için de önemli bir kaynak olan bu urcûze, James T. Monroe tarafından İngilizceye tercüme edildi. İbn Abdürabbih’in en meşhur eseri ise el-’İkdü’l-ferîd’dir. Edebiyat, şiir, ahlâk, tarih, siyaset, mizah, musiki ve eğlence gibi çok değişik konuları içeren eser, bir genel kültür ansiklopedisi ve antoloji mahiyetindedir. Müellif, yirmi beş bölümden oluşan eserini, yirmi beş mücevherden yapılmış gerdanlığa benzettiği için ona ’gerdanlık’ anlamında “el-’İkd” adını verdi. Daha sonra eseri çoğaltanlar tarafından “eşsiz” anlamında “el-ferîd” sıfatı eklendi ve el-’İkdü’l-ferîd ismi meşhur oldu.

Bazı bilgeler çocuklarına şöyle nasihat etmişlerdir:

“Edeb, yapısı itibariyle mücevherlerin en değerlisi, kıymetçe en üstünüdür, düşük nesebleri yükseltir, büyük arzulara fayda verir, tek başına izzet verir, dostları artırır, kişiye güzel bir elbise giydirir, onu süsler, yalnızken arkadaşınız olur, gönülleri de size bağlar.”

Hz. Ali de şöyle demiştir:

“Yumuşak huylu olan, baş tâcı edilir. Baş tacı edilen de bunun faydasını görür. Hayâ sahibi olan saygı görür. Korkan hüsrana uğrar. Lider olmak isteyen yönetimde sabırlı olur. Kendi ayıbını gören başkasını ayıbını görmez. Azgınlık kılıcını çekenin sonu da yine onunla olur. Kim kardeşi için bir kuyu kazarsa oraya kendisi düşer. Kendi hatasını unutan başkasının hatasını gözünde büyütür. Başkasının mahremiyetini lekeleyen kendi mahremiyetini lekelemiş olur. İnatlaşan kimse kendisine zarar verir. Büyük denizlere dalmaya kalkan orada boğulur. Kendi görüşünü beğenen başarısız olur. Kendi aklını üstün gören hata eder. İnsanlara karşı kibirlenen zelil olur. İşinde aşırı çalışan usanır. Alçak kimselerle arkadaşlık eden hakaret görür. Âlimlerle oturup kalkan ise değer görür. Kötü yerlere girip çıkan töhmet altında kalır. Ahlakı güzel olanın işleri kolay olur. Sözü güzel olanın itibarı olur. Allah’tan korkan kazanır. Cehâletin peşine düşen adâlet yolundan sapar. Ecelin bir gün yakalayacağını bilenin arzuları kısa olur.” Sonra da şöyle demiştir:

Kardeşinin ayıplarını ört… Günahlarını da sakla ve bunları geç 
Alçak kimsenin iftiralarına da zamanın sıkıntılarına da sabret 
Cevap verme nezaketinde de bulunma… Zâlimin işini de Allah’a havale et.

Şebib b. Şeybe de şöyle demiştir:

“Edebi öğrenin. Çünkü o aklın gıdası, kişiliğin göstergesi, gurbette arkadaş, yalnızlıkta yoldaş ve sohbet meclislerindeyken de bir süstür. Gönülleri de size bağlar.”

(Emevî Halifesi) Abdülmelik b. Mervân da oğullarına şöyle demiştir:

“Mutlaka edebi öğrenmelisiniz. Çünkü ihtiyacınız anında sizin için bir mal, diğer zamanlarda ise sizin için bir güzelliktir.” Bazı bilgeler de şöyle demiştir:

“Biliniz ki malla birlikte gelen şan, mal sende olduğu müddetçe devam eder. Edeble kazanılan şan ise asla senden gitmez.”

İbnü’l-Mukaffa’ da şöyle demiştir:

“Eğer insanlar sana bir mal ya da bir yetki sebebiyle değer verirlerse buna sakın sevinme. Çünkü bunların gitmesiyle değerin de gider. Ancak dinin ve edebindeki güzellik sebebiyle sana değer verirseler işte buna sevin.”

Ahnef b. Kays da şöyle demiştir:

“Edebin başı akıllıca konuşmaktır. Çünkü eyleme geçmeyen bir sözde, cömertliği olmayan bir malda, vefası olmayan bir arkadaşta, takvası olmayan bir fıkıhta ve iyi niyet olmayan dürüstlükte asla hayır yoktur.”

İbn Abdürabbih, el-’İkdü’l-Ferîd, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut 1404, c. I s. 1–2. 
Çeviren: Ali Bulut