1. Kur’ân: Temel Hükümler

Kur’ân, İslam dininin olduğu gibi İslam hukukunun da birinci temeli olması bakımından, İslam hukukuyla ilgili bütün ana hükümlerin ya doğrudan doğruya kendisinde bulunduğu ya da kendisinden çıkarıldığı kaynaktır.

“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı” (Kur’ân 2: 29).

“De ki: Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:

O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.

Ana-babaya iyilik edin.

Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını biz veririz.

Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın.

Ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın. İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın.

Ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz.

Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun.

Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti” (Kur’ân 6: 151–152).

“Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” (Kur’ân 4: 58).

“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz –Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız– onu Allah’a ve Resul’e götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir” (Kur’ân 4: 59).

“Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu Resul’e veya aralarında yetki sahibi kimselere bıraksalardı, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi” (Kur’ân 4: 83).

“Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab’ı hak ile indirdik” (Kur’ân 4: 105).

“Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir” (Kur’ân 4: 115).

“Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et... Yoksa onlar (İslam öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır?” (Kur’ân 5: 49–50).

“Hüküm sadece Allah’a aittir” (Kur’ân 12: 40).

“Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorun” (Kur’ân 16: 43).

“İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’ân’ı indirdik” (Kur’ân 16: 44).

“Bu kitabı da sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik” (Kur’ân 16: 89).

“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir” (Kur’ân 16: 90).

“Ey akıl sahipleri, ibret alın” (Kur’ân 59: 2).

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ’Of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: ’Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!’ diyerek dua et. Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tövbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.

Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.

Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun. Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları çok iyi görür.

Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz onların da, sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.

Zinaya yaklaşmayın; zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, haram kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu veli de kısasta ileri gitmesin; zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır.

Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın,

Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.

Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.

Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir.

İşte bunlar Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir...” (Kur’ân 17: 23–39).

Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Açıklamalı Meali 1412/1992. haz. Ali Özek ve diğerleri, Medine. 
Çeviren: Mehmet Boynukalın