1. Sıffin Savaşında Tahkim Kararı

Hz. Ali ile Suriye valisi Muâviye b. Ebû Süfyan arasında cereyan eden Sıffîn Savaşı (37/657), Muâviye’nin hezimeti ile sonuçlanmak üzere iken Amr b. Âs’ın teklifiyle meselenin Allah’ın Kitabı’nın hakemliğine havale edilmesine karar verildi. Buna göre her iki taraf birer hakem belirleyecek ve onların vereceği karara uyulacaktı. Hz. Ali’nin hakemi Ebû Mûsâ el-Eş’arî ile Muâviye’nin hakemi Amr b. Âs bir araya gelerek tahkimnâme adı verilen şu kararları aldılar:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu Ali b. Ebû Tâlib ile Muâviye b. Ebû Süfyan arasında yapılmış bir antlaşmadır. Ali, Irak halkı ve müttefikleri adına, Muâviye de Suriye halkı ve müttefikleri adına bu kararlara uyacaklarını taahhüd ederler. Hakemler Ebû Mûsâ ve Amr b. Âs, Allah’ın kitabını esas alarak hüküm verecekler, Kur’ân’da uygun bir hüküm bulamazlarsa Sünnet’e müracaat edeceklerdir. Hakemler ümmeti ihtilaf ve tefrikaya düşürmeden, tekrar savaşa sebep olmadan âdil karar vereceklerini taahhüd ederler. Karar verirken kendi isteklerine göre hareket etmeyeceklerdir. Ali ve Muâviye hakemlerin Kitab ve Sünnet’e göre verecekleri kararları kabul ederler. Her iki tarafın müttefikleri de kararları itirazsız kabul edeceklerdir. Hz. Ali ile Muâviye ve her iki taraf mensupları karar nasıl olursa olsun hakemlerin malları, canları ve yakınlarını emniyet içinde tutacaklarına söz verirler. Bu husustan bütün Müslümanlar sorumludur. Hakemler şayet Kur’ân ve Sünnet dışına çıkarlarsa kararlarına itibar edilmeyecek, Müslümanlar da onların bu kararlarını kabul etmeyeceklerdir. Karar bu senenin ramazan ayında açıklanacaktır. Meşru bir mazeret sebebiyle kararlar erkene alınabileceği gibi tehir de edilebilir. Hakemler Kûfe ile Şam’ın tam ortasındaki Dûmetü’l-Cendel’de bir araya gelecekler, eğer bu gerçekleşmezse ertesi yıl Ezruh’ta toplanacaklardır. İsterlerse toplantı yerini değiştirebilirler. Hakemlerden biri ölürse yerine bir başkası seçilir. Taraflar buluşma yerine karşılıklı 400 kişiyle gelecekler ve sadece kendilerine izin verilenler müzakereyi takip edeceklerdir. Karar verdikten sonra her iki taraf da silahlarını bırakacak ve asla savaşa teşebbüs etmeyeceklerdir.

Ya’kûbî, Târîh, Beyrut, tarihsiz (Dâru Sâdır), II, 189–190; İbn Kuteybe 1967. el-İmâme ve’s-siyâse, Kahire, I, s. 114–115; 
Taberî 1960–70. Târîhu’r-rusül ve’l-mülûk, nşr. Muhammed Ebü’l-Fazl, I-XI, Kahire, V, s. 52–54. 
Çeviren: Abdülkerim Özaydın – Casim Avcı