1. Türk Dilinin Köken ve Özellikleri

Türkiye Türkçesi, dünya dilleri sınıflandırmasında Ural-Altay dil ailesinin Altay dil­leri kolunda yer alır. Kuramsal bir dil öbeği olan Ural-Altay dil birliğinin Ural kolunun Macarca, Fince ve Estoncanın yanı sıra Korece ile Japoncayı da kapsadığı değerlen­dirilirken, Türkçenin Moğolca, Mançuca ve Tunguzcanın da dâhil olduğu Altay ko­lunda yer aldığı kabul edilir. Ural-Altay dillerinin ortak özellikleri, sondan ek almaları, sesli harflerin (ünlülerin) uyumu, cümlede özne-nesne-yüklem sıralaması ve dillerin dilbilgisel olarak cinsiyetsiz olmalarıdır. Yapısal benzerliklerin yanı sıra, yadsınamaz sayıda ortak kelime köklerinin varlığı tasnifin yerindeliğini güçlendirmektedir.

Günümüzde başta Türkiye olmak üzere, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafya­sında konuşulan Türkçe’nin dünyada en yaygın olarak konuşulan on beşinci dil oldu­ğu hesaplanmaktadır. Son yıllarda itibar kazanan bulgular ışığında 8500 yıllık geç­mişi olduğu iddiası ise, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki 168 ortak kelimenin varlığı ile açıklanmaktadır. Sümerlerin Ön-Türk bir kavim oldukları ispatlanmamış olmakla birlikte, dilleri açısından Hint-Ari (İran-Avrupa) ve Hami-Sami (Arap-İbrani) kökenli olmadıkları hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanmıştır. Bulgular, Sümerce ve Türkçenin henüz tanımlanmayan tarihsel bir süreçte etkileşim içinde olduklarının kanıtı olarak kabul görmektedir.