14. Hata Yapan Yüksek Makam Sahiplerinin Açıkça Azarlanmamasına Dair: Nizâmülmülk

Kişilerin yükselip büyük mevkilere ulaşıncaya kadar sıkıntı çekmeleri gerekir. Onlar bir hata yaptıklarında veya suç işlediklerinde, açık bir şekilde azarlanırlarsa onurları kırılır. Ne kadar çok iltifat edilip iyilik yapılsa da yine kırılganlıkları geçmez. En iyisi, bir kişi hata yaptığında, o anda görmezlikten gelmek, daha sonra onu gizlice çağırıp “Sen şöyle, şöyle yaptın. Biz, kendi yücelttiğimizi aşağılamamak ve makamını yükselttiğimiz kişiyi atmış olmamak için bunları görmezlikten geldik. Bundan böyle kendine dikkat et” demektir. Artık böyle şeylere cüret edemez. Bundan başka türlü yaparsa, makamını kaybeder ve gözümüzden düşer. Artık bu bizim değil, onun hatası olur.

Hikâye

Müminlerin Emiri Ali’ye –Allah O’ndan razı olsun– “Yiğit adamlardan hangisi daha savaşçıdır?” diye sordular. “Öfkelendiğinde kendine hâkim olan ve hiçbir şey yapmayan kişidir. Çünkü öfkesi geçtiğinde pişman olur ama bunun faydası olmaz” dedi.

İnsanın akıl olgunluğu, kendi öfkesini tutmasındadır. Öfkelenirse, öfkesinin aklına değil, aklının öfkesine üstün gelmesi gerekir. Nefsinin istekleri aklına üstün gelen bir kişi öfkelendiğinde, öfkesi onun akıl gözünü köreltir ve tıpkı deliler gibi davranır. Aklı, nefsinin isteklerine üstün gelen kişi ise, öfke anında, onun aklı, nefsinin isteklerini kırar, akıl sahiplerinin hoşlanacağı şekilde davranır ve kimse onun öfkelendiğinin farkına varmaz.

Hâce Nizamulmülk-i Tûsî 1373. Siyâsetnâme (Siyeru’l-Mülûk), be-kûşiş-i Dr. Ca’fer-i Şi’âr, 6. Baskı, Tahran hş, s. 151–152. Çeviren: Ali Güzelyüz