16. Müşriklere Ultimatom

Hicretin 9. yılında (m. 631) Hz. Ebû Bekir hac emiri tayin edilmiş ve Müslümanlarla birlikte hacca gönderilmişti. Tevbe sûresi nâzil olunca Hz. Peygamber Allah’ın emirlerini hac için giden insanlara tebliğ etmek üzere Hz. Ali’yi görevlendirdi. Hz. Ali Kurban Bayramının birinci günü Akabe cemresinde Müslümanlara hitab ederek Hz. Peygamber’in kendisini Tevbe Sûresi’nin ilk 30 (veya 40) âyetini tebliğ etmek üzere görevlendirdiğini söyledi ve orada bulunan Müslümanlara şu dört hususu tebliğ etti:

1. Bu yıldan sonra Kâbe’ye hiçbir müşrik yaklaşmayacaktır. 
2. Hiç kimse Kâbe’yi çıplak olarak tavaf edemeyecektir. 
3. Mü’minlerden başkası cennete giremeyecektir. 
4. Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar sürelerinin bitimine kadar yürürlükte kalacaktır.

Bilindiği üzere ilk peygamber Hz. Âdem’den beri tevhid inancının merkezi ve yeryüzündeki ilk mabed olan Kâbe Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından yeniden inşa edilmiş, daha sonra ise Câhiliye Arapları tarafından putperestliğin merkezi haline getirilmiş ve bu durum Mekke fethine kadar sürmüştür. Hz. Peygamber fetihten sonra Kâbe’yi putlardan temizlemiş ve burası yeniden tevhid inancının sembolü olmuştur. Bununla birlikte Tevbe sûresi ininceye kadar bazı müşrikler Kâbe’yi çıplak olarak tavafa devam ettiler. Tevbe sûresinin ilgili âyetleri ile bu Câhiliye geleneğine son verilmiştir.

Konuyla ilgili Tevbe Sûresi’nin ilk âyetleri şöyledir:

“Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar! (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir. Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed) O kâfirlere elem verici bir azabı müjdele! Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah’ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (Müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır” (Kur’ân 9: 1–6).

Çeviren: Abdülkerim Özaydın – Casim Avcı