2. Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında: el-Cezerî

Etnik kimliği ile ilgili muhtelif bilgiler olan el-Cezerî (ö. 530/1136), yaptığı otomat çalışmaları ile İslam Uygarlığı’nın en önemli âlimlerinden birisi olmuştur. Mekânik üzerine yazdığı kitap olan Kitâbü’l-Hiyel, sadece bir mekânik kitabı olarak kalmamış aynı zamanda dönemin ’robot’ anlayışını da tasvir etmiştir. Kitapta su saatlerinden, kan almaya yarayan aletlere kadar birçok mekânik alet çizimlerle birlikte detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bazı araştırmalar, Da Vinci’nin, Cezerî’nin çalışmalarından yararlandığına işaret etmektedir.

Eşit saatlerin geçişini bildiren fil su saati. 15 kısma ayrılmıştır.

Kısım 1

Fil su saatinin dış görünüşü. Farklı yerlerde ve değişik zamanlarda delikli şamandıra kullandığım çok çeşitli su saatleri yaptım ve sonuçta hepsini tek bir saatte, yani fil su saatinde toparladım. Şimdi, bu su saatinin görünümünü tasvir edeceğim. Bu, omuzları arasında fil seyisine benzer bir adamın oturduğu bir fil şeklindedir. Adamın sağ elinde filin başı üzerinde yükselen bir balta ve sol elinde filin başı üzerinde duran bir sopa vardır. Filin sırtında bir korkuluk ile kare biçiminde sağlam bir kürsü ve omuzları üzerinde buraya sağlamca tutturulmuş iki tane güzel vazo vardır. Kürsünün her köşesinde birer sütun ve dört sütunun üzerinde hisar, bunun da üzerinde küçük bir kubbe, kubbenin üzerinde de bir kuş ve hisarın filin başına bakan kenarında, hisarın alçak kısmından çıkıntı yapan güzel bir balkon vardır. Bu balkonda, sağında ve solunda, hisardaki deliklerden iki şahinin başının göründüğü bir adam oturmaktadır. Bu adam sağ dizi üzerine oturmuştur ve sağ eli sanki gagasının açılmasına engel olmak ister gibi sağ tarafındaki şahinin gagası üzerindedir. Sol dizi ise balkonun tabanından yukarı kalkmıştır ve sol eli sol tarafındaki şahinin gagasından yukardadır. Hisarın bu cephesinin üstünde, dış bükeyliği en yukarıda ve çevresinde on beş delik bulunan bir yarım daire vardır, deliklerin her birinin genişliği bir dirhem kadardır. Bu delikler, hisarın iç tarafından, dairesel, yarısı beyaz diğer yarısı siyah, yassı gümüş bir halka ile kapanmıştır. Sütunların merkezleri arasında çaprazlama birer mil vardır. Bu milin üzerinde kuyrukları bir halka gibi milin çevresine sarılmış, başı geriye doğru eğik, ağzı sanki şahinin başını yutacak gibi açık iki yılan bulunmaktadır. Kürsünün ortasında bir kubbe ve kubbenin üzerinde bir çeşit dairesel platform, bunun da üzerinde oturan bir kâtip, kâtibin sağ elinde bir kalem ve önünde, platform üzerinde 7½ dereceye bölünmüş bir yay vardır. Bu, şimdi açıklayacağım fil su saatinin dış görünüşüdür.

Kısım 2

Bu aracın işleyişi. Her şeyin günün başlangıcında düzenli olarak ayarlandığını söyleriz. Delikler halkanın siyah yarısı ile kapalı, kâtibin kaleminin ucu derece işaretlerinin dışındadır. Kalemin ucu, günün bir eşit saatinin 15 derecesinden bir derecesinin karşısına gelinceye kadar düzenli olarak sola hareket eder. Kalem, 7½ derece gelinceye, yani yarım saatlik süre tamamlanıncaya kadar bu hareketi sürdürür. Sonra, küçük kubbe üzerindeki kuş öter ve döner, deliklerden birinin yarısı beyaza döner, balkonda oturan adam sağ tarafındaki şahinin gagasından elini kaldırır, sol dizi üzerine yer değiştirir ve sol elini sol tarafındaki şahinin gagası üstüne koyar. Sağ tarafındaki şahinin gagasından sağ tarafındaki yılanın ağzına bir top düşer, yılan topun ağırlığı ile başı filin sağ omuzu üzerindeki vazoya ulaşıncaya kadar yavaş yavaş alçalır. Topu vazoya bırakır ve sonra eski yerine yükselir. Fil seyisi, daha önce kaldırdığı balta ile filin başına bir hamlede bulunur, sopalı sol elini ise kaldırır ve filin başına vurur. Sağ eli eski yerine kalkar ve orada kalır. Top filin göğsünden çıkar ve karnında asılı bir çan üzerine duyulur bir gürültü ile düşer ve filin ayakları arasında, gövdesine doğru eğilmiş, dibi düz bir kabın içine yuvarlanır. Kâtip süratle sağa geri döner ve kaleminin ucu yine rakamların dışına gelir.

Sonra, 7½ dereceyi tamamlayıncaya kadar kâtip tekrar sola hareket eder, kuş öterek döner ve bir delik tamamen beyazla örtülür. Balkonda oturan adam bu kez sol elini sol tarafındaki şahinin gagasından çeker ve sağ dizini kaldırır ve sağ elini de sağ tarafındaki şahinin başı üzerine koyar. Sol taraftaki şahinin gagasından sol taraftaki yılanın ağzına bir top düşer, yılan topu filin sol omzundaki vazo üzerine düşürünceye kadar, topla beraber yavaş yavaş alçalır. Fil seyisi daha önce vurduğu gibi aynı şekilde file vurur. Top çan üzerine, sonra da filin ayakları arasındaki kabın içine düşer. Günün bir saatinin geçmiş olduğu bilinir, çünkü bir delik tamamıyla beyazlanmıştır, kap içinde iki top toplanmıştır ve kâtibin kaleminden belirli dereceler geçmiştir. 14½ delik beyaz oluncaya ve 29 top kap içinde toplanıncaya kadar her yarım saatte aynı şey tekrarlanır, çünkü dördüncü enlem bölgesinde en uzun gün 14½ saattir. Gündüz azaldıkça, gece aynı miktarda artar.

Toplar kanala geri döndürülürler, halkanın siyah yarısı bir kere daha delikler üzerine getirilir ve bu işlem 24 saatlik gündüz ve gece tamamlanıncaya kadar devam eder. Şimdi, fil ve onun yapılış yöntemiyle başlayacağım.

Eşit saatlerin geçişinin mumdan öğrenildiği kılıçlı adamın mumlu saati üzerinedir. Üç kısma ayrılmıştır.

Kısım 1

Herhangi bir kimsenin şamdan saatleriyle ilgili bir çalışmasıyla karşılaşmadığımı ve (konstrüksiyonu) tamamlanmış böyle bir saat örneği görmediğimi söylerim. Ancak üzerinde fitilinin kirişteki delikten geçerek pirinç şamdanın tepesine ulaştığı bir mumu olan şamdan ayağının yanında bir aslanın başının bulunduğu ve mumun yanma süresinden bir sabit saat geçtiğinde aslanın ağzından şamdanın dibine bir topun düştüğü pirinç bir şamdandan söz edildiğini duydum. Prensibi değiştirmeksizin ya da bir şey eklemeksizin bunun gibi bir araç yapmayı düşündüm. Fakat bu aracın hangi prensiplere dayandığını bilmiyordum. Böylece tasvir edeceğim şeyi yaptım.

Aracın tasviri ve çalışma prensibi: Bu, üstünde yaklaşık üç karış uzunluğunda pirinç bir kılıfı olan, iyi bir işçiliğe sahip pirinçten, yüksek bir şamdandır. Ayağının yanında, tünek üzerinde bir şahin vardır. Şahinin sırtı ve başının arkası şamdanın kılıfı yönündedir ve kanatları açılmıştır. Kılıfın tepesine doğru, kılıftan yaklaşık bir parmak uzunluğunda çıkıntı yapan bir raf, bu rafın üzerinde de zenci bir çocuk vardır. Bacakları aşağı doğru sarkık ve sağ elinde göğsüne doğru bir kılıç tutmaktadır. Sol eli raf üzerindedir. Mumun üzerinde, ucuna doğru, altında boşluk bulunan bir kapak vardır. Bu boşluktan fitil çıkar.

Çalışma prensibi: Akşam vakti fitil yakılır. Fitilin bir kısmı yanar, diğer kısmı onun yerini almak üzere yükselir. Bir eşit saat geçtiğinde şahinin gagasından şamdan ayağının zeminine bir top düşer, çocuk fitile kılıcıyla vurur ve yanmış olan kısmı keser. Bu, sabah oluncaya kadar her saat devam eder. Geceden ne kadar geçtiği topların sayısından öğrenilir. Akan kan miktarının öğrenildiği keşişli tekne. İki kısma bölünmüştür.

Kısım 1
Teknenin dış görünüşü ve işleyişi

Bu, derin, düz kenarlı dairesel bir teknedir. Tepede çapı yaklaşık 2 karıştır. 4 parmak genişliğinde ve 1 karış yüksekliğindeki bir kaide üzerine yerleştirilir. Teknenin ortasında, uygun kalınlıkta ve teknenin kenarı ile aynı yükseklikte bir kule vardır. Bu kulenin tepesinde âsâ tutan bir keşiş bulunur. Âsânın ucu teknenin kenarındadır. Teknenin kenarına 120’ye kadar sayılar işaretlenmiş ve yazılmıştır. Tekneye gerek duyulduğunda âsânın ucu ilk numaranın dışında olmak üzere, kanı alınacak kişinin önüne yerleştirilir. Bir dirhemlik kan tekneye aktığında, âsânın ucu ilk numaraya doğru hareket eder. Sonra, bu şekilde dirhem dirhem 5 dirhem tamamlanıncaya kadar devam eder. Bu durumda âsânın ucu 5 yazan işarete ulaşır. Sonra dirhem dirhem 10 dirheme kadar ulaştığında âsânın ucu 10 dirhem yazan işaret üzerinde olacaktır. Böylece hastadan alınması gereken miktara göre 20, 30, ... 120 dirheme kadar bu devam eder.

Teknenin, kulenin ve keşişin yapılışı: Tekne yatay konumda tamamen yuvarlak kenarlı, 2 karış kadar genişliğinde ve 4 parmak kadar derinliğinde pirinçten yapılır. Sonra 1 karış yüksekliğinde ve 4 parmak genişliğinde bir kaide yapılır ve teknenin altına lehimlenir.

Teknenin ortasına bir parmağın girebileceği bir delik açılır ve teknenin kaidesi, tekneye düşen herhangi bir sıvının toplanacağı ve deliğe akacağı şekilde, ortaya doğru eğimli yapılır. Sonra uygun genişlikte ve teknenin kenarı ile aynı yükseklikte olan, pirinçten içi boş bir kule yapılır. Kulenin tepesi düzdür ve alt ucu teknenin kaidesi üzerine yükselen dört ayak üzerine oturmuştur. Sonra sağ elinde bir âsâ tutan ve Hıristiyan olduğundan üzerinde kukuletalı bir pelerin bulunan, eklemeli bakırdan ayakta duran bir keşiş figürü yapılır.

Kısım 2
Kanın tekneden geçmesini sağlayan ve keşişi döndüren mekanizma

Dört parmak uzunluğunda ve ortaparmak, başparmak +1 parmağın kuşatabileceği genişlikte bakır bir toplayıcı yapılır. Dibine kapak yerleştirilir ve lehimlenir. Bu toplayıcı çok dikkatli yapılmalıdır; yukarından aşağıya genişliği aynı olmalıdır. Yani cetvel yukarında aşağıya kenarına tam olarak intibak etmelidir. Sonra ilk toplayıcının kolayca içine girebileceği genişlikte bir ikinci toplayıcı daha yapılır. Bu, birincisinde kısadır ve ismi “toplayıcının kılıfıdır”. Kapağı yoktur fakat her iki ucu da açıktır. Uçlardan biri teknenin altına, ortasındaki açıklığın çevresine lehimlenir. Sonra birinci toplayıcı, kenarı teknenin altına dokunacak ve alt ucu dibe doğru olacak biçimde tekneye lehimlenmiş olan toplayıcının içine sokulur. Su tekneye aktığında toplanır ve teknenin ortasındaki delikten toplayıcıya akar. Burada toplanır ve başka dışarı çıkışı yoktur. Sonra birinci toplayıcıya dibi düz bir şamandıra yerleştirilir. Tepesine bir delik açılır ve bu deliğe kalın bir ipin bağlandığı bir çivi tutturulur. Diğer uç, üstte tasvir edildiği gibi teknenin ortasındaki açıklıktan kulenin iç boşluğuna gider. Sonra 5 dirhem kan kapasiteli, ölçekli bir kap alınır. Dibinde şamandıranın bulunduğu toplayıcıya 24 ölçek süt ya da kan doldurulur. Kanın ulaştığı seviyeye, toplayıcı içine bir işaret konur. Sonra toplayıcının dibinden kan seviyesi işaretine kadar olan uzunlukta bir ip alınır. Daha önce tasvir edildiği gibi ipin, etrafında tam bir tur yaptığı bir makara yapılır. Bu makaranın oluğuna bir çivi tutturulur ve içinden bir mil geçirilir. Bu milin bir ucu makaranın kenarından bir arpa tanesi uzunluğunda ve diğer ucu küçük bir karış uzunluğunda çıkıntı yapar. Kulenin alt kısmının içine, üzerinde sağlam bir mil yatağı olan bir kiriş yerleştirilir ve makaranın milinin kısa ucu bu yatağa sokulur. Uzun olan uç, kulenin güvertesinin ortasındaki bir delikten geçer ve yaklaşık 1 parmak kadar çıkıntı yapar. Şamandıranın ortasına tutturulmuş olan ipin ucu teknenin ortasındaki delikten, kulenin boşluğundan yukarıya çıkarılır ve oluğu büyük makaradaki çivi ile aynı hizada olan kule içindeki sabit bir yuvada bulunan küçük bir makara üzerinden geçirilir. Büyük makara ortasındaki çiviye bağlanır ve makara etrafına bir kere sarılır. Sonra diğer küçük makara üzerinden geçer. Bunun yuvası kule içine tesbit edilmiştir. Oluğu büyük makaranın çivisi ile aynı hizadadır. İpin ucu kaidedeki deliğe yakın olan teknenin zeminindeki bir delik içinden sarkıtılır ve 20 dirhemlik kurşun bir ağırlık tutturulur. Bu ağırlığın tepesi teknenin alt kenarına dokunur. Ağırlığın üzerindeki tabana, kanın delikten akmasını engellemek için kısa bir boru parçası tesbit edilir. Su toplayıcıya aktığında şamandıra yükselir, ağırlık iner ve büyük makara, su toplayıcıdaki işarete yükseldiğinde tek bir dönüş yapar. Sonra kulenin güvertesinden çıkıntı yapan milin ucunun sokulduğu keşişin sağ ayağının altına bir delik açılır. Delik ve milin ucu kare biçimindedir.

Tekne b ile, keşiş d ile, kule j ile, büyük makara ve mili a ile, iki küçük makara h ile, makaranın altındaki kiriş t ile, kanın boşaldığı ve şamandıranın ipinin geçtiği çubuğa sahip olan delik z ile, ağırlığın ipinin aşağı indiği bir delik üzerindeki kısa boru y ile, teknenin alt kenarına lehimlenmiş kılıf l ile, onun içindeki toplayıcı n ile, toplayıcının dibindeki şamandıra m ile, teknenin alt kenarına dokunan asılı ipin ucundaki ağırlık x ile gösterilmiştir.

İki şamandıralı değişken fıskiye. İki kısma ayrılmıştır.

Şu hususlar açıktır: Teknenin tabanı iki dirhem su ile ıslatılır ve bir ölçek kan ölçü kolundan boşaltılır. İlk anda keşişin âsâsının ucu ilk numaranın dışında bulunur. Keşiş hareket eder ve âsâsının ucu 5 dirhemlik işaretin üzerine gelinceye kadar döner. Şamandıra yukarı çıkmış ve ağırlık aşağı inmiştir. Bu olay 24 ölçek kan teknede toplanıncaya ve keşişin âsâsı 120 dirheme ulaşıncaya kadar kanın tekneye her dökülüşünde devam eder. Tekne kaldırılır, toplayıcı kılıfın içinden çıkarılır ve kan dışarı akıtılır. Toplayıcı ve tekne yıkanır ve toplayıcı kılıfa geri konur. Kaidenin dibine ağırlığı ve diğerlerini kapatacak şekilde bir kapak yerleştirilir. Kapakta, toplayıcının sokulup geri çekilebildiği bir delik, toplayıcının altında da ucu kaidenin dibindeki kapak üzerindeki bir çiviye giden bir çengel vardır. Toplayıcı döndürülür ve ters yönde döndürüldüğünde çivinin dışına çıkar. Benim önerime göre tamamlandığında, kaide ve toplayıcı parlatılır. Keşiş çeşitli renklere boyanır ve her şey, daha önce olduğu gibi sandarak yağı ile yağlanır. Tasvir etmek istediğim budur.

Kısım 1

Bir çeyrek saatte bir yay oluşturan ve sonra inci çiçeği gibi suyu fışkırtan değişken bir fıskiyeyi tasvir edeceğim. Daha önce olduğu gibi, aralarında bir bölme bulunan ş ve s depolarının içinde bulunduğu havuzdan belli uzaklıkta bir yapı inşa edilir. Sonra tepesinde bir çıkıntısı olan bir şamandıra yapılır ve ş deposunun köşesine yerleştirilir. Sonra onun dışarıya çıkmaması için bir engel konur ve sadece yukarıya ve aşağıya doğru hareket edebilir. Sonra başka bir şamandıra yapılır ve s tankının köşesine yerleştirilir. ş deposunun zeminine, suyun l borusunun içine akabilmesi için bir taban valfı konur. l borusunun yukarı ucuna bir kap tesbit edilir. Bu kabın tepesinde, ortasında ikinci bir borunun yükseldiği ve suyu bir yay biçiminde fışkırtan küçük bir delik vardır. x borusunun ucu bu kabın tepesiyle aynı seviyededir. Bu uç etrafına, kabın tepesine, benzer şekilde bakırdan bir tertibat tutturulur. Böylece su, kabın kenarı ve inci çiçeği şeklindeki borunun ucu arasından çıkar. s tankının zeminine suyun x borusu içine akabileceği ve fıskiyeden yay biçiminde fışkırabileceği bir taban valfı konur. Sonra ortasına bir huninin tesbit edildiği üç karış uzunluğunda bir boru yapılır. Huninin altında boruyu hareket ettiren bir mil vardır. Mil iki deponun arasındaki bölmenin tepesinde sabit bir mil yatağı üzerindedir. Şekilde gösterilenler şunlardır. Huni j ile, mil d ile, ş deposunun üzerindeki borunun ucu t ile, diğer ucu m ile gösterilmiştir. Sonra bir çeyrek saatte bir havuzu belli bir oranda dolduran ayar edilmiş bir y borusu yardımıyla huniye suyu sağlayan bir kanal yapılır.

Kısım 2

Borunun t ve m ucuna her biri şamandıra üzerindeki çıkıntı ile aynı hizada olan dinara benzer iki uzantı tutturulur. Borular uçlarına suyun akabileceği birer delik, deponun zeminindeki taban valfı ile aynı doğrultuda olacak biçimde boruların uçlarına birer çivi ve çivilere de birer halka tesbit edilir. Uygun uzunluktaki bir zincirle (tapa ve halkalar) birleştirilir. Borunun ucu yükselince valf açılır, alçalınca kapanır. Sonra bakır bir silindir yapılır. Bu silindirin uzunluğu iki karıştır. İçine kurşun bir top yerleştirilir. b silindirinin her iki ucu da kapalıdır. Bu silindir j hunisine dokunacak ve merkez noktaları çakışacak biçimde boru üzerine yatay olarak yerleştirilir. Bu pozisyonda boruya lehimlenir. Tasvir etmek istediğim şey yandaki şekilde görülmektedir.

Şu hususlar açıktır: Borunun t ucu aşağıda olduğunda ş tankının valfi kapanır, su y borusundan j hunisine akar ve t borusundan bir çeyrek saatte dolan ş tankına boşalır. e şamandırası yükselir ve çıkıntısı ile n uzantısını kaldırır. Bu uç yükselir, m ucu alçalır ve silindir içindeki top m ucuna doğru hareket eder. ş tankının valfi açılır ve s tankının valfi kapanır. Su s tankına gider ve burayı bir çeyrek saatte doldurur. Bu bir çeyreklik saatte ş tankından bütün su fıskiyeye boşalır ve buradan da inci çiçeği gibi fışkırır. f şamandırası yükselir ve çıkıntısı ile k uzantısını kaldırır. k uzantısı yükselir, t ucu iner ve top t tarafına geri döner. s tankının valfi açılmıştır. Su x borusundan akar ve bir yay şeklinde fıskiyeden fışkırır. Su y borusundan aktığı sürece bu devam eder.

Tasvir etmek istediğim budur.

Bu, merkezinde delik sütun bulunan bir kuyudur; Sütunun üstünde bir disk, diskin üzerinde, suyun yüzünden 10 karış yükseklikteki tekerleği döndüren bir inek figürü vardır. İki kısma ayrılmıştır.

Kısım 1

Kuyunun ve içindekilerin görünüşünü tasvir edeceğim. Bu, merkezinde bakır bir sütunu olan bir kuyudur. Sütunun tabanında bakır bir disk vardır. Diskin üzerinde dolanan ve dikey eksen üzerinde ve diskten 8 karış daha yüksekte bulunan oku döndüren tahta bir inek vardır. Eksenin tepesinde, üstünde kovaları taşıyan iki ipi olan Sindî tekerleğini döndüren bir dişli vardır. Su kovalardan tekerleğin içindeki sulama kanalına boşalır ve buradan istenilen yere akıtılır. Dikey eksenin 8 karış uzunluğunda olduğu, tepesinde dört karış çapında Sindî tekerleğini döndüren bir dişlinin bulunduğu söylenmişti. Bu makine iki araçtan oluşur; onlardan biri kaynak suyunu havuzdan daha yükseğe çıkarır. Diğeri ise üst dolaplarıyla olağanüstü işçiliği, zarif biçimi ve planı ile güzel bir görünüme sahiptir. İpleri ipekten, kovaları zarif ve çeşitli renklere boyanmıştır, aynı şekilde dolapları, ineği ve diski de.

Kısım 2

Tasvir edeceğim aracın yapılışı

Tabanı bakır levha, kenarları mermerden, zarif bir havuz yapılır. Havuzun merkezine, içi boş havuzun kenarlarıyla aynı yükseklikte dikey, bakır bir sütun yerleştirilir. Sütunun üzerinde, merkezinde sütundaki delik yönünde bir deliği olan iki karış çapında bir disk, havuzun tabanının altında, sekiz karış derinliğinde sağlam işçilik ürünü bir çukur vardır.

Sonra 12 karış uzunluğunda ince demir bir çubuk yapılır. Bu çubuğun ucu, diskin merkezindeki delikten geçip, sütunun içinden odaya iner, 4 karış çapında bir dişli onun alt ucuna tesbit edilir. Çubuğun ucunda, odanın tabanından yükselen bir destek vardır. Sonra ucunda bir dişli bulunan, üç karış uzunluğunda bir eksen yapılır, öyle ki bu dişlinin dişleri demir çubuğun ucundaki dişlinin dişleri arasına girer. Bu eksenin diğer ucunda, çok (su) taşıyabilen kapasitede olmaları için, mümkün olduğu kadar büyük kaşıkları olan yedi karış çapında bir dolap vardır. Tasvir ettiğimin ve tasvir edeceğim resmi şu şekildedir:

Havuz s, ortasındaki kalın direk x, tepesindeki disk n, diskin ortasındaki delikten geçen demir çubuk y, havuzun altındaki odaya uzanan ucunda dişli a, oda içinde kaşıklı dolap h, onun ekseninin ucunda dişli t olduğunu, suyun havuza, havuzun duvarındaki borudan aktığını, yaklaşık 2/3 miktarındaki suyun h dolabının kaşıklarına düşerek dolabı düşürdüğünü, dolabın t dişlisini, t dişlisinin a dişlisini ve y çubuğunu döndürdüğünü söylerim.

Diskin üzerindeki ineğin, çubuğun üst ucundaki bir dolabın ve üstünde iki ip ve kovalar olan Sindî dolabının konstrüksiyonunu tasvir edeceğim. Diskin yarıçapı uzunluğunda dönen bir ok, dik açı altında y çubuğuna tesbit edilir. Bu k ile işaretlenmiştir. Sonra (içi) boş, mümkün olduğu kadar hafif, tahtadan zarif bir inek yapılır. Onu oka sıkıca bağlayan bir boyunduruk ineğin boynuna geçirilir ve bir arpa tanesi kalınlığında olan ön ve arka ayakları diskin üzerinde bulunur, okla birlikte çubuk hareket edince l ineğinin tırnakları diske değmez. Sora iki karış çapında bir dişli b çubuğunun tepesine tesbit edilir.

4 karış çapında bir d Sindî dolabı yapılır, ekseni kısadır ve ucunda üç karış çapında q dişlisi vardır. b ve q dişlilerinin dişleri birbirinin içine girer. Sonra d dolabının üstüne sarıldığında uçlarının birleşeceği ve artan kısmının da havuzun tabanına hemen hemen değecek uzunlukta iki ipek ip ve her biri 30 dirhem su alabilecek kapasitede bakır kovalar alınır. Kova derindir ve kesitleri sabittir. Ağzına, çap karşılığında (iki) çivi tesbit edilir, bunlarla aynı doğrultuda, altına da iki çivi tesbit edilir. İki bunlara (çivilere) geçirilir ve sonra dolap üzerine yerleştirilir. İp üzerindeki çiviler f olarak işaretlenmiştir.

Tasvir ettiğim gibi, kovalar, kanallar, dolaplar ve her şey bakır ve diğer materyallerden yapılıp tamamlandıktan sonra, değirmende saf keten tohumu yağı ile macun haline getirilen renkli boyalarla boyanır. Böylece su onları etkilemez veya uzun bir süre değiştirmez.

Sindî dolabını taşıyan eksenin ucundaki çıkış kanalının konumu ş ile işaretlenmiştir. Havuzun çevresine dikilmiş dört hafif sütunun üzerine inşa edilen tahta yapıyı resimlendirmeye gerek yoktur. Suyun s havuzuna ve h dolabını döndürmek üzere e borusundan aşağı aktığı çok açıktır. Böylece t dişlisi a dişlisini, çubuk y’yi ve inek l’yi döndürür ve h dişlisi q dişlisini ve üstünde kovalar bulunan d dolabını döndürür. Bunlar (kovalar) havuzun tabanına değecek kadar aşağıya iner, böylece d dolabı döndüğünde dolu kovalar yükselir ve s kanalına boşalır, oradan da istenilen yöne (akıtılır).

Bu benim tasvir etmek istediğimdir.

Bedî’ûz-Zamân Ebû’l-’İzz İsmâ’îl b. er-Rezzâz el-Cezerî, el-Câmi’ Beyne’l-’İlm Ve’l-’Amel en-Nâfi’ Fî eş-Şınaâ’ti’l-Hiyel, çev: Melek Dosay Gökdoğan&Yavuz Unat&Sevim Tekeli, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları 2002.