“Hiyel”, değiştirmek anlamındaki “hile” kelimesinin çoğulu olup İslam hukukunda şekil bakımından fıkha uygun olan bir işlem yoluyla yasak bir sonuca gitme ve bu yasak fiilleri işleme anlamında bir terim ve fıkhın bir alt dalıdır. Hangi hile durumlarının caiz olduğu, hangi durumların hile sayıldığı İslam hukukçuları arasında ihtilaflı olup leh ve aleyhte çeşitli görüşler ve eserler yazılmıştır. Hiyel konusunda, müçtehit mezhep imamları döneminden fıkıh kitaplarının ilgili bölümlerinde yer aldığı gibi bu alanda müstakil eserler de verilmiştir. Bunlardan en önemlileri olarak Hassâf’ın Kîtâbü’l-Hiyel’i ile Şâfiî fakihi Kazvînî’nin Kitâbü’l-Hiyel’i zikredilebilir. Kazvînî’nin bu eseri önce Kahire’de (1316) daha sonra da meşhur Batılı İslam hukukçusu Joseph Schacht tarafından üzerinde doktora tezi hazırlanarak Hanover’de (1923) neşredilmiştir.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Rabbim kolaylaştır. Sen kerimsin. Sen bana yetersin, sen ne güzel vekilsin. Güç ve kuvvet sadece yüce ve büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir. Şeyhü’l-İmâm Ebû Hâtim Muhammed b. el-Hasan el-Kazvînî şöyle dedi: Hiyel (hileler) üç çeşittir: Mahzurlu (yasak), mekruh ve mübah hilelerdir. Mahzurlu (yasak) hilelerin kullanılmasından fakih toplumu sakındırmalıdır. Eğer böyle bir durumla (mahzurlu hileyle) karşılaştığında da kişinin fakihe giderek fıkhi durumunu öğrenmesi ve fakihin bu konuda cevabını edinmesi gerekir. Mekruh olan hileler ise iyi şeyler olmayıp bu konuda dikkat etmeleri istenir. Mübah hilelerin ise sorularak öğrenilmesi gerekir. Bunlar hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Ben burada bu hilelerden her türlüsüne, onlarının yolunun bilinmesi, yol göstermesi için işaret edeceğim. Allah’a hamd ederek, Peygamber (sav) salât ve selam ederek bunları yapacağım.
Eğer bir kadının kocası kaybolursa, geride karısı için nafaka bırakmış olsun veya olmasın o beldenin hakimi o ikisinin arasını ayırmaz (onları boşamaz). Eğer erkek nafakayı karşılamaktan aciz kalır veya kadın kocasıyla münasebetten uzak durursa ve münasebetten sonra kadın dinden çıkarsa ve iddet bitmeden önce tekrar Müslüman olursa bu durumda öldürülmez. İddetin bitmesiyle de kocasıyla arasındaki nikah bitmiş olur. Eğer yine kadın ile koca arasındaki münasebetten önce kadın irtidat ederse nikah düşer. İslam’a geri dönerse öldürülmez, nikahı İslam’a girmesiyle tekrar sahih hale gelmez. Eğer kız çocuk bakireyse bu durumda kendisine denk biriyle nişanlanır ve kendisi bu evliliği istemez, baba ve dedesinin kendisini evlendirmesinden korkarsa bu durumda, “nişanlım benim sütkardeşimdir, evlenmek caiz değildir” der. Aynı şekilde bir cariye de efendisinin kendisini rızası olmaksızın başka biriyle evlendirmesinden korkarsa, bu kişi benim sütkardeşimdir, der. Eğer adamın birisinin bir hırsızlıktan dolayı eli kesilmesi gerekirse, o da ben hırsızlık yapmadım bu mal benimdir veya o girdiğim iddia edilen ev benimdir derse, hırsızlıktan dolayı uygulanacak had cezası sâkıt olur. Eğer adamın birisinin elinde başkasına ait bir olan gasp ettiği mal bulunursa, hak sahibi gâsıbın inkâr edeceğini düşünerek yemin talebinde bulunursa o da ben gasp etmedim, küçük çocuğumun derse ondan sâkıt olur (düşer). Bu mahzurlu bir hiledir…
Eğer bir kişi başka bir kişiyi yaralar ve onun ölmesinden ve kısas edilmekten korkarsa bu durumda hileye başvurur. O kişinin altında onun dönmesi, bu sebeple yararlandığının anlaşılması için bir şey koyar veya köpek veya yırtıcı bir hayvan göndererek onun da parça alması durumda iki görüşe (iki mezhebe) göre de adamdan kısas düşer…
Eğer adamın birisi ölmek üzereyken ve karısının da kendi ölümünden sonra kendisine mirasçı olmasını istemiyorsa ve beldenin hâkimi de hastalık anında karısını boşayan adamın karısının kendisinden mirasçı olacağı görüşündeyse bu durumda adam, ben onu üç kere boşamıştım derse bu durumda kendisi öldüğünde karısı ona mirasçı olamaz.
Bir kişinin elindeki mal nisap miktarına ulaştığı için zekât düşüyor ve bir yıl üzerinden geçtiği halde nisap miktarından daha aza düşmemişse ve bu kimse de zekât vermek istemiyor ve zekât yükümlülüğünü düşürmek istiyorsa şöyle hile yapar: Ben onu sattım ve geri aldım derse bu söz ondan kabul edilir. Aynı şekilde ticaretle iştigal eden ve kendisine zekât düşen bir kimse hile yaparak zekât vermek istemediğinde, bununla şu tarihte bir şey satın alacağım veya kendi ihtiyacım için kullanacağım derse bu kişiden zekât sakıt olur (ticaret malı ihtiyaç malı haline gelmiştir.)
Eğer adamın birisi ramazan gününde eşiyle cinsel münasebette bulunmak istiyorsa ve cinsel münasebette bulunduktan sonra da kendisinin kefaret ödemesi gerektiğini biliyorsa niyetini bozar veya orucunu iptal eder veya yemek yer bunun neticesinde karısıyla münasebette bulunursa bu kişiye kefaret gerekmez…
Eğer bir kimsenin zekât düşecek kadar malı mülkü var ve üzerinden bir yıl dolmaya zekâtın vacip olmasına az kalmışsa bu durumda, küçük oğluna hibe ederse daha sonra ondan geri alırsa bu şekilde zekât ondan sakıt olmuş ve hile yapmış olur. Aynı şekilde büyük oğluna da hibe eder ve bundan istinaf ederse ve her defasında zekât vacip olmaya bir süre kala böyle yaparak zekatın kendisine farz olmasını kendinden düşürürse hile yapmış olur. Bir kişinin yine zekât verecek kadar malı olmuş olsa ve üzerinden bir yıl geçip zekâtı kendisine farz olmadan önce o malı kendisi için kullanmaya niyet etse zekât vermek sâkıt olur…
Eğer bir yerde yiyecek olsa bir kişi karısına bu konuda şöyle diyerek şartlı talakta bulunsa, yani eğer bundan yersen sen üç talakla boşsun, eğer sen bunu tutarsan üç talakla boşsun eğer bunu atarsan üç talakla boşsun derse o da bu durumdan kurtulmak için şöyle yapabilir. Kişi de bu yiyeceğin yarısını yer yarısını da atar. Bu durumda karı koca arasında talak gerçekleşmez. Çünkü bu sayılan üç şeyin de dışındadır. Burada tamamını yeme, tamamını atma, tamamını tutma şeklindeki üç şeyden birisini yapmamıştır.
Eğer bir kadın evlenmek istiyor ve küçük bir çocuğu bulunuyorsa bu durumda evlendiğinde çocuğa bakma (hidâne) görevinin de devam etmesini istiyorsa bu durumdaki hile de şöyledir: Bu kadın çocuğun amcasıyla evlenirse bu durumda hidâne hakkı düşmemiş olur…
Kazvînî 1924. Kitâbü’l-hiyel fi’l-fıkh = Das Kitâb al-hijal fi’l-fiqh, thk. Joseph Schacht, Hannover, Orient Buchhandlung Heinz, s. 1–7.
Çeviren: Abdurrahman Yazıcı - Reşadet Ahmadov