4. Nefsin Fazileti: İbn Miskeveyh

Kindî’den itibaren İslam dünyasında ahlâkın felsefi zeminde temellendirilmesi çalışmaları başlamışsa da bu konuya özellikle eğilen düşünürün İbn Miskeveyh olduğu söylenebilir.

Nefsin kendine has fiillerine, yani ilimlere ve marifetlere karşı arzu duyması, cisme has fiillerden kaçması onun faziletlini teşkil eder. İnsanın, bu fazileti aradığı ve arzu ettiği ölçüde değeri artar. Bu değer insanın nefsine verdiği önem ve kendisini bu manevî gerçeğe ulaşmaktan alıkoyan işlerden geri durması için sarf ettiği çaba ve güç oranında çoğalır.

Bizi faziletlerden uzak tutan engellerin neler olduğu yukarıdaki ifadelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bunlar ise bedenî şeyler, duyular ve bunlara bağlı olan hususlardır. Faziletleri de ancak nefislerimizi onların karşıtları olan kötülüklerden temizledikten sonra kazanırız. Bu kötülükler de, nefislerimizin cismanî kötü arzuları ve hayvanî çirkin yönelişleridir. İnsan bu şeylerin faziletler olmadığını, aksine kötülükler olduğunu bilince, bunlardan kaçınır ve onlarla nitelenmekten hoşlanmaz. İnsan onları fazilet sanırsa, onlara sarılır ve bu onun için bir alışkanlık olur. İnsan bunlara girdiği ve bulaştığı ölçüde faziletleri kazanmaktan uzaklaşır.

İnsan, bedenin duyularla arzu edip yöneldiği ve çoğunluğun benimsediği bu şeylerin, yani yiyecek, içecek ve cinsî ilişkilerin faziletler değil, kötülükler olduğunu görür. İnsan bunların diğer canlılarda da bulunduğunu düşününce, domuz, köpek, birçok su hayvanı, yırtıcı hayvan ve kuşlar gibi canlılardan çoğunun bunları daha çok istediklerini ve bol miktarda kullanma gücüne sahip olduklarını anlar. Bu canlılar, söz konusu şeylerde insandan daha güçlü, daha çok imkâna sahip ve onlara daha çok düşkündürler. Bununla birlikte onlar, insandan daha üstün değildirler. Yine insan yiyecek, içecek ve diğer bedenî isteklerden yeteri kadarını elde edince, faziletlerin arttırılması istenir gibi, kendisine bunların fazlası teklif edilince reddeder ve bunlardan tiksinti duyar. Özellikle yetinmek ve ihtiyaç duymamak mümkün iken, bunlara düşkünlük gösteren kimsenin çirkinliği ortaya çıkar; hatta insan ondan tiksinir onu kınar, düzeltmek, terbiye etmek ister. Burada bizim nefsin mutluluğu ve faziletleri karşısında ne istediğimizi kolayca belirtmek için birkaç söz söylememiz gerekir.

İbn Miskeveyh, Ahlâkı Olgunlaştırma, Çev. A. Şener, C. Tunç, İ. Kayaoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1983, s. 18–22.