Gregoryan papazı Odessalı Matthew’nun Tarih’i (Chronicle), 10. ve 11. yüzyıllarda özellikle Büyük Selçuklu tarihinin, Malazgirt savaşının ve Haçlı savaşlarının Hıristiyan bakış açısıyla yapılmış en güzel tasvirlerini ortaya koymuştur. Batılı tarihçiler, 19. yüzyıldan beri bu esere sıkça atıfta bulunmuşlardır. Fransızca ve İngilizcenin yanı sıra eser, tamamen Dulaurier’nin Fransızca çevirisi esas alınarak Türkçeye de Andreasyan tarafından Vekâye Nâmesi [952-1136] ve Papaz Grigor’un Zeyli [1136-1162] başlığıyla çevrilmiş ve yayımlanmıştır (Ankara, 1962).
53. Aynı yıl [1069–1070] imparator [Romanus IV] Diogenes Rumların bütün imparatorluğundan, Roma’nın bütün hududları içerisinden ve bütün Doğu topraklarından, büyük bir ordu meydana getirdi. Bu muazzam kuvvetle ilerledi ve Müslümanların topraklarına doğru harekete geçti. (...)
54. Aynı yıl, Alparslan’ın ailesinden [Ermeni kaynaklarında geçtiği adıyla] Ktrich adlı genç bir emir, bu sultana karşı gizlice isyan başlatmak ve Konstantinopolis’e Bizans imparatoruna gitmek istedi. Manuel Comnenus öncülüğündeki Bizans birlikleri Constantinopolis’ten yola çıktığında, bu adam [Ktrich], pek çok birliğin başında Sebastia’ya vardı ve orada karşı karşıya geldiler. İki ordu Sebastia yakınlarında karşılaştı, Rumlar püskürtülüp kaçtılar. İzleyen gün Türkler, yeniden Rumlara karşı savaşa döndüler ve bu sefer Manuel Comnenus öncülüğündeki Bizans birliklerini esir alarak, onları geri çekilmeye zorladılar. Öte yandan Rum birlikleri, toz fırtınasından dolayı kör olmuşlardı; bu yüzden Makriti denilen kayalık bir stepe geldiler, oradan balıklama atladılar ve hepsi imha oldu. Birkaç gün sonra Ermeni kralı ve prensleri, Ermeni lordları da dahil olmak üzere, genç emirle barış ve ittifak anlaşması imzaladılar. Sonra Ktrich, esir tuttuğu –üç bin kadar– Manuel Comnenus birliklerini beraberinde Konstantinopolis’e Bizans imparatoruna gizlice götürdü. İmparator onu büyük bir saygıyla görkemli bir şekilde karşıladı, çünkü emir pek hayırsever biriydi.
55. Ermeni tarihinin 519. yılında [1070–1071] gökte bir kuyruklu yıldız görüldü. Pek çok kişinin dediği gibi, o yıldız görüldüğünde, geçmişte ve gelecekte çok kan aktığında aynı alamet görülmüştür. Bir kez daha o yıldız, geceleyin görüldü; sanki bütün yıldızlar yeryüzüne düşmüş gibiydi. Bütün milletler ve insanlar, bu ölümcül ve korkutucu alametten dolayı korkuya kapılmışlar, şoka girmiş titriyorlardı; zira böylesine [büyük bir] alamet, daha önce ne görülmüş ne de duyulmuştu. Bu alametle, Kurtarıcının şu sözünün tamamen gerçekleştiğine inanıldı: ’Ahir zamanda güneşte, ayda ve yıldızlarda korkunç karışıklık işaretleri olacaktır’; bu kutsal İncillerde yazılıdır. Böylece bu alamet, zalim Türkler tarafından ülkemizin ikinci imhasının ve nihai yıkımının başlangıcıydı. Çünkü günahlarımız artmış ve yayılmıştı; zira “herkes günaha batmış ve Tanrı’nın şerefinden uzaklaşmıştı” ve “erdemli hiç kimse kalmamıştı, tek bir kişi bile.” (...)
Matthew of Edessa 1993. Armenia and the Crusades Tenth to Twelfth Centuries: The Chronicle of Matthew of Edessa, çev. Ara Edmond Dostourian, sunuş. Krikor H. Maksoudian, Armenian Heritage Series, Lanham – New York – Londra: University Press of America, s. 128–130.
Çeviren: Sadık Türker