D. İSLAM’DA BÖLÜNME ÜZERİNE ANALİZLER: İSLAM MEZHEPLERİ

Kur’ân’da Müslümanların birlik halinde kalması gerektiği, müşrikler gibi çeşitli fırkalara ayrılmamaları öğütlenmiştir (Kur’ân 30:32). Hz. Muhammed ise bir hadisinde Yahudilerin yetmiş bir ve Hıristiyanların yetmiş iki fırkaya (guruba) ayrıldığını, Müslümanlarınsa yetmiş üç fırkaya ayrılacağını, ancak bunlardan yalnızca bir fırkanın kurtuluşa ereceğini belirtmiştir. İslam düşünürleri, yaşanan olaylar ve tartışmalar boyunca İslam toplumunda kaç adet fırkanın ortaya çıktığını ve bunlardan hangisinin kurtulacak doğru grup olduğunu tartışırlarken, bu tartışmaların amacının tamamen dışında önemli bir bilimsel gelişme olmuştur; o da etnoloji, kültür tarihi ve dinler tarihi gibi çeşitli disiplinlerin gelişmesidir.

Bütün İslami ilimlerde olduğu gibi, kelamın tarihi seyri açısından, hicri 2. ve 3. yüzyıllar, önemli dönemlerdir. Hulefa-i raşidin döneminde, Hz. Osman’ın şehid edilişi ve özellikle Cemel ve Sıffın olayları sonucu gündeme gelen ’büyük günah’ (el-Kebire) ve onunla bağlantılı olarak ’takdir-i ilahi/kader’ problemi, dış kültürlerin de etkisi altında Müslümanların kafasını tarih boyunca hep meşgul edegelmiştir. Adı geçen problemlerle ilgili olarak, ilk defa ortaya çıkan gruplar arasında, Hariciler (Va’idiyye kolu), Mürcie ve Mutezile, biraz da selefin hoş karşılamadığı anlamda, çözüm üretmeye çalışmışlardır. Nihayet 3. yüzyıla gelindiğinde, bu çeşitli dinî ve felsefi tartışma ve yorumların tesiri altında, selef çizgisinden metod bakımından ayrılma durumunda kalan ilk Ehl-i Sünnet temsilcileri, yavaş yavaş selef yolunda kelam ilminin kapılarını aralamaya başlamışlardır. Bu gruplar arasından Mürcie, diğerleri gibi kalıcı bir iz bırakmamış; çeşitli bilgin ve mezheplerin düşünceleri arasında zaman içinde eriyip gitmişlerdir. Ancak bunlara nazaran daha radikal görüş sergileyen Hariciler, belki Mutezile’yi de zorlayacak bir tarzda kalıcı olmaya ve tarihin derinliklerinden günümüze kadar ulaşmaya muvaffak olmuşlardır. Bu düşüncenin katı selefîlik çizgisi, Ahmed b. Hanbel ve İbn Teymiyye kanalıyla Vehhabiliğe kadar uzandığı gerçeği inkâr edilmez. Bu nedenle her dönemde, özellikle günümüz İslam dünyasında tesirini her vesile ile hissettiğimiz Harici/İbadiyye, daha sonra da Mutezile üzerinde kısaca bilgi vermek faydalı olacaktır. İslam mezheplerinin ortaya çıkmasında bazen siyasi olaylar, bazen Kur’ân’daki ’el’, ’yüz’ gibi Allah’a isnad edilen kavramlar rol oynamıştır. Bu bölümde İslam toplumunun kaç guruba ve niçin ayrıldığı konusundaki tartışmalara yer verilecektir.