H. DEVRİM HUKUKU: ZALİM DEVLET BAŞKANINA İSYAN HAKKINDA: VERCELÂNÎ

İslam’da devlet başkanına itaat, genel olarak Allah’a olan itaat gibi değerlendirilmiştir. Ancak devlet başkanı bir insan olduğuna göre Allah gibi yanılmaz olması düşünülemez. Böylece adaletten, ahlâkın temel ilkelerinden sapmış bir devlet başkanına itaat edilip edilmeyeceği sorunu İslam hukukçuları tarafından ayrıntılı bir şekilde tartışılmış, isyan ve devrimin hukuki temelleri sorgulanmıştır.

Tam adı, Ebû Yakub b. İbrâhim Vercelânî İbâzî (ö. 570/1175)’dir. Vercelânî, Hâricîlerin en mutedil ve günümüze eserleriyle birlikte ulaşan kolu olan İbâziyye mezhebinin fakihidir. Fıkıh ve fıkıh usulü ilimlerinin yanında tarih, hadis ve kelam ilminde de mezhebin ileri gelen âlimlerinden olan Vercelânî çeşitli Kuzey Afrika şehirlerinde hayatını geçirmiştir. Bazı eserleri günümüze ulaşan müellifin fıkıh usulünde kaleme aldığı el-Adl ve’l-insâf fî ma’rifeti usûli’-fıkh ve’l-ihtilâf ile İbâziyye fıkhında kaleme aldığı ed-Delîl ve’l-burhân isimli eserleri önemlidir.

Bil ki ey kardeşim, ehl-i davet mezhebinde zalim devlet başkanına karşı isyan etmek caizdir. Sünnilerin dediği gibi değildir. Onlar, zalim sultana karşı savaşmanın ve isyan etmenin caiz olmadığını söylemektedirler. O’na karşı teslim olma ve sabır göstermenin isyan etmekten daha evla olduğunu söylerler.

Bu meseleyle ilgili ümmet ihtilaf ederek üç gruba ayrılmıştır.

İlki, davet ehlinin görüşüdür. Zâlim devlet başkanına isyan etmek, onunla savaşmak, onun mevki sahibi memurlarıyla (mücadele etmek) ve onun hükmünün altında değilsek, onun bizim üzerimize kurallarını uygulamasına mani olmak için kaçınmak ve çabalamak câizdir.

Fakat onun hükmü ve yönetimi altında bulunuyorsak da onun hükümlerinin üzerimizde uygulanmasından tamamen uzak duramayız. Fakat zorlukların üstesinden gelmek istersek bu durumda isyan etmek câiz olur.

İkinci görüş, bu konuda bize muhalefet edenlerin görüşüdür. Buna göre, zalim devlet başkanına karşı isyan etmek, onunla savaşmak, hükmünün uygulanmasından uzak durmak câiz değildir.

Üçüncü görüş, Ezârıka, Sufriyye ve Necedat mezheplerine aittir. Zalim devlet başkanı, onun halkı, yöneticileri, şirk üzere hüküm sürmektedirler. Herkese bunu gösterirler. Herkesin üzerine şirk hükmünü, ölümü, köleleştirmeyi uygularlar...

Bizim doğru olarak kabul ettiğimiz görüş şöyledir: Bize, zalim hükümdarın halkına, yolculara, tüccarlara, çiftçilere ve diğerlerini kırıp geçirmemiz (yok etmemiz) helal değildir. Sadece gaye zalim devlet başkanının görevden alınmasıdır. Onları da, dalalet ve sapıklık üzere oldukları şeyi terk etmeleri için davette bulunuruz. Biz halk ile karşı karşıya gelmeyiz, sadece orduyla mücadele ederiz. Çünkü zâlim devlet başkanıyla ordusu aynı mesâbededir. Biz isyana cevaz verdiğimiz için ordusuna karşı isyana da cevaz vermiş oluyoruz.

Eğer zalim devlet başkanına ve ordusuna isyan ederek öldürürsek onların memleket ve halk üzerindeki zulümlerini gidermiş oluruz. Fakat biz onlara karşı isyan etmezsek bu durumda onların hükmü altında yaşamayı kabul etmiş ve bundan razı olmuş sayılırız.

Vercelani 2006/1427. ed-Delil ve’l-burhan, thk. Salim b. Ahmed el-Harisi, 2. bs., Amman: Vizaretü’t-Türâs ve’s-Sekâfe, C. III, s. 81-83. 
Çeviren: Abdurrahman Yazıcı - Reşadet Ahmadov