II - İSLAM

İslam medeniyetini çerçevesinde meydana gelen her şey, Hz. Muhammed’in dünyaya gelişi ve İslam’ın Hicaz’da doğuşuyla birlikte başlar. Peygamberliğinden önce Hz. Muhammed’in dosta düşmana verdiği tek mesaj, özüne sözüne güvenilirlikti; bu yüzden Mekke’de ona Muhammedü’l-emîn (güvenilebilir Muhammed) lakabı takılmıştı. Okuma yazma bilmeyen bir adam vasıtasıyla ilk vahyin insanlığa verdiği mesaj ise apaçıktı: Evrendeki her işareti okumaya başla. Sonraki vahiyler belki sadece Arapların anlayabileceği bir mesaj taşıyordu: Kur’ân, ifade güzelliğinin son noktasıdır, aşılamaz. Bu meydan okumaya karşı çıkan müşrik Araplar bile, kimseler görmeden gece yarısı Müslümanların evlerinin duvar diplerine sinerek gizli gizli Kur’ân’ı dinlemekten kendilerini alamıyorlar, hatta kimisi işittiği ayetin güzelliği karşısında secdeye kapanıyordu. Hz. Muhammed’in getirdiği mesajlar, adet ve geleneklerin bir çoğunu yerle bir ediyordu. Dolayısıyla bu adet ve geleneklere dayalı Arapların ve diğer milletlerin İslam’ı kabullenmesi, her şeyden önce cehalet ve adaletsizlikle elde ettikleri çıkarlarını kaybetmeleri anlamına geliyordu. Ancak bu insanlar içerisinde Hz. Muhammed’in getireceği mesajın doğruluğunu görebilecek kadar keskin görüşlü rahip Bahira ve eşi Hz. Hatice gibi insanlar da vardı. Hz. Muhammed, eski dünyada cehalet ve zulüm üzerine kurulan bütün toplumsal, siyasi, iktisadi dengelere karşı, kendisini asla yalnız bırakmayan küçük bir gurupla beraber meydan okuyan bir adamdı. Öyle ki iş artık, bir dinle ilgili tartışma olmaktan bile çıkmıştı. İslam ve Müslümanlık bir yana, bir isim ve sembol olarak Hz. Muhammed’in ifade ettiği anlam şuydu: Onunla beraber olmak barış, iyilik ve adaletten yana olmak, ona karşı olmaksa bunlara karşı olmaktı. Hz. Muhammed, meydan okumasında o kadar samimiydi ki bir devlet başkanı olarak vefat etmişti, ancak geriye hırka, hasır, ibrik gibi değersiz eşyalar bırakmıştı. Bir insan olarak dünyaya değer vermeyişine karşılık, insanlığı ahlak ve adalet gibi üstün değerlerle yüceltmişti. Onun insanlığa en büyük mirası barış, iyilik ve adaletten ibaret olan İslam’dı.