III - TOPLUM-DİN-DEVLET İLİŞKİLERİNDE GELİŞMELER

Batı’da din ve devlet ilişkisinden bahsedilen bir bağlamda, doğal olarak kilise ve ruhban sınıfı birinci sırayı işgal eder. İslam’daysa bir ruhban sınıfı mevcut olmadığı gibi, kilise anlamında bir dini kurumlaşma da söz konusu değildir. Dolayısıyla din ve devlet ilişkisi söz konusu olunca, İslam düşünürleri, daha ziyade evrensel adalet ve ahlak ilkeleri çerçevesinde devlette ve idarecide aranan özellikleri tartışmışlardır. İslam siyasi tarihinde din-devlet ilişkisi, İslam siyasetinin temel ilkelerinin de içerisinde yer aldığı ahlâk ekseninde kurulmuştur. Din ve hayat, tıpkı ahlak ve hukuk gibi birbirinden kopartılamaz bağlarla iç içedir. Dolayısıyla din ve devlet ilişkisi, bu bağlantıların bir sonucudur. Din-devlet ilişkisi denilince gerek Sünni gerekse Şii mezheplerde tartışmasız ön sırayı işgal eden konu, Hz. Muhammed’in vefatından beri hararetini asla kaybetmemiş hilafet ve imamettir.